Makalelerin iceriginden, editörlügümüz veya dernegimiz sorumlu degildir.

Freitag, Februar 23, 2007

M.Ali Birant / Hürriyet

Türkiye’de garip şeyler oluyor (!)

Ülkemizde işlerin kötü gittiğini, örneğin, ekonominin battığını, vatanın elden gittiğini, şeriatın geldiğini söylediğinizde alkış alıyorsunuz. İşlerin o kadar da kötü gitmediğine dikkat çektiğiniz anda, kötü kişi oluyorsunuz. Oysa, ne yapalım ki, işler hakikaten o kadar da kötü gitmiyor. Ne yapacağız şimdi ?
Bu yazının altından nasıl çıkacağımı bilemiyorum.

Yazarlık hayatımı tehlikeye attığımın da farkındayım.

Karşı karşıya kalacağım tepkiler, beni şimdiden düşündürüyor.

Nasıl olmasın ki…

Eğer yazı yazanlardan biriyseniz, fazla seçeneğiniz yoktur. Alkış alabilmek için mutlaka iktidarı kötülemeniz gerekiyor.

Her şeyin başında ekonominin batma noktasına geldiğini sık sık işlemek gerekiyor.Krizin kapı eşiğinde bulunduğunu ve bugün olmasa dahi, yarın çöküntünün başlayacağını söylemelisiniz.

Hemen ardından da, bu iktidarın devlete ait malları sattığını, bilinçli ödünler vererek ülkeyi bölme noktasına getirdiğini, topraklarımızın Avrupa Birliği tarafından parsellenerek satın alınacağını da özellikle vurgulamak, alkışların artmasına neden oluyor.

Eğer omuzlarda taşınmak istiyorsanız, laik sistemin çökme noktasına geldiğini ve şeriat kadrolarının bürokrasiyi teslim aldığını, tek ümidin Silahlı Kuvvetlerin müdahalesine kaldığını yazmalısınız.

Kazara, işlerin çok parlak olmasa dahi, o kadar da felaket olmadığını yazarsanız, eyvahlar olsun. Ne İktidar yalakalığınız kalır, ne satılmışlığınız.

İşte bugün ben tehlikeli sularda yüzeceğim.

TAV’ın hisselerine gösterilen olağanüstü rağbet, doğrusu beni şaşırttı. Özellikle yabancıların hisse alımı için hücum etmesi ne anlama geliyor ?

Eğer bir ülkenin ekonomisi kötüyse, kriz kapının eşiğindeyse, siz gidip, ne kadar başarılı olursa olsun, o ülkeye ait şirketlerden birinin hisselerini alır mısınız ? İki defa düşünmez misiniz?

Türk ekonomisinin felaket bir noktada bulunduğunu söylemek insafsızlıktır. Belki dünyanın en pırlanta ekonomisinden söz etmiyoruz, ancak krizin eli kulağındaki bir ekonomiden de söz etmiyoruz. Özellikle dışardan bakıldığında, Türk ekonomisi sağlıklı görünüyor. Bizler ne dersek diyelim, yabancılar Türkiye’nin 2007 yılında krizlerle sarsılacağı söylentilerine kulak asmıyorlar.

Piyasalara bakın ve 2007‘nin fırsatlar yılı olacağının hikayeleri duyacaksınız. Hele Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına aday olmaması durumunda, borsanın 48 binlere taşınacağının beklentisi giderek yaygınlaşıyor.

Karamsar ekonomistler kusuruma bakmasınlar, ancak bu ülke batma noktasında değil…

* * *

5 YIL OLDU, NEDEN HALA 1 İNCİ PARTİ ?

Anlayamadığım diğer bir konu da, şu Ak Parti’nin 5 yıldır iktidarda bulunmasına rağmen, nasıl oluyor da hala anketlerde birinci parti çıkabildiği ile ilgili.

Medyanın ne kadar iktidar alkışçılığı yaptığı iddiaları doğru olsa bile…Halkın AK Parti’nin gerçek yüzünü bir türlü anlayamadığı söylentilerinin doğruluk oranı çok yüksekler de bulunsa dahi, yine de inandırıcı bir yanıt değil.

Türk toplumu, Devlete ait malların haraç mezat satışından çok mu memnun oluyor ? Veya Avrupa Birliği’ne ilişkin reform yasaları yüzünden AK Parti’ye mi koşuyor ?

Anlayamadım gitti…

AK Parti kadrolarının döküldüğünü de hepimiz biliyoruz. Hatta, önümüzdeki seçimler için kadrolarında önemli değişikliklere gitmek istedikleri de duyuluyor.

Peki neden ?

Doğal olarak 5 yıllık bir iktidar ciddi şekilde yıpranır. Beklentileri karşılayamadığından dolayı, erime sürecine girer.

Oysa Ak Parti, hala birinci parti konumunda görünüyor.

Demek ki bir şeyler oluyor.

Demek ki, toplumun bazı ihtiyaçlarını iyi tespit edebilmişler ve gereğini yapmışlar.

Tabii buna bir de, muhalefetsizliği eklememiz gerekiyor.
Türkiye’de muhalefet öylesine cılız ki, bu görevin bir bölümünü kimi TV kanalları yerine getirmeye çalışıyor. Kimi gazeteler veya yazarlar, adeta birer muhalefet sözcüsü gibi davranıyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri dahi, önemli bölümü sivil muhalefetin eksikliğinden kaynaklanan nedenlerle, birçok konuda yüksek sesle muhalefet yapıyor.

AK Parti çok şanslı bir ekonomik konjonktür yakaladı. Ayrıca, Türk toplumunun istikrarlı ve kavgasız bir iktidar beklentisini de iyi karşıladı. İşte bundan dolayı 5 inci yılına rağmen hala gerektiği oranda yıpranmadı.

Darısı gelecek iktidarların başına…

Keine Kommentare: