Makalelerin iceriginden, editörlügümüz veya dernegimiz sorumlu degildir.

Sonntag, Februar 04, 2007

Rauf Tamer / Hürriyet

Pazar notları

Ayı’na yıldızına kurban dediğimiz Türk Bayrağı, 100 bin kişilik cenazeye sokulamadı ama gitti bir katil’e poster oldu.

Bize de yine utanmak düştü.

Evet utanmak...
Hrant Dink vurulduğunda, vücudumu saran ilk duygu:
- Mahçubiyet.
Elbet başka duygular da düştü yüreğime ama en baskın olanı mahçubiyet.
Sonra? İşte o Bayrak’lı poster var ya, vallahi ikinci mahçubiyet dalgası olarak çarptı yüzüme.


Klasik sorudur:
Bu cinayet kime yarar getirir?
Hep öyle derler.
Lânet olsun.
Ben kime yarar’dan ziyade kime zarar getirir’in peşindeyim.
Kime zarar getirir?
Esasen “zarar”dan kasıt nedir kuzum?
Siyasi, ticari, coğrafi, tarihi... bütün unsurlar hele şöyle dursun, işin insani tarafı, asıl kimi yıkmıştır?
Söyler misiniz?
Dünyada mahçubiyetten daha büyük bir zarar var mıdır?
Telâfisi nedir?


Haberiniz olsun. Apronda deve kestiren zat, niye görevden alındığını hâlâ anlayamıyormuş.
Eminim ki posterdeki güvenlikçiler de görevden niye alındıklarını anlayamamışlardır.
Çünkü onlar iyi bir iş yaptıklarını zannettiler.
Türkler buna akılsız dost derler.
Ermeni bestekâr Bimen Şen ise, Kürdili Hicazkâr’dan seslenir:
Koparan sinemi ağyar elidir / Dost elinden yüreğim yârelidir.
Aynen öyledir.

Keine Kommentare: