Makalelerin iceriginden, editörlügümüz veya dernegimiz sorumlu degildir.

Montag, November 06, 2006

Ikbal Gülpinar / Bugün Gazetesi / 6.11.06


Simidin Iki Yarisi

Nerden çıktı bilmiyorum bu kavgalar?
Erkekli kızlı anlaşmış, sözleşmiş gibi ellerinde bıçaklar. Okula gitmiyor da meydan muharebesine gidiyor gibiler. Her gün sizler de izliyorsunuz televizyonlarda. Korkuyla, endişeyle takip ediyoruz olup bitenleri. Liselerden bahsediyorum. Sıra arkadaşına kızan kapıyor çakıyı eline, sevgilisine yan gözle bakana, kopya vermeyene saplayıveriyor bıçağı. Hocasına sinirlenen çekiyor silahını. Nerde kaldı diyalog? Yahu ne oluyoruz, biz bu muyuz? Bunlara mı layığız?
Nerden çıktı bu kadar sinir stres, tahammülsüzlük? 14 milyon genç nüfusumuz var. Avrupa'da en çok genç bizde. Bu kadar cok genç nüfusun olması gerçekten önemli bir potansiyel. Ama asıl önemli olan bu potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye nasıl dönüştüreceğimiz. Çoğunluk televizyonları suçluyor. Erkekler konusunda dizileri, filmleri, vurdulu kırdılı sahneleri, Memati'yi, Polat Alemdar'ı.Gençlerin kendini çok kaptırdığı bir gerçek.Yürek gücüne bilek gücü tercih ediliyor, herkes nefsine esir oluyor. Gençler gördükleri örneklerdeki gibi kolay yoldan zengin olmak istiyor.
Kimsenin çalışmaya veya uzun zaman beklemeye tahammülü yok. Kısa yoldan zengin veya ünlü olacaksa mafya veya hayat kadını olmaya bile razı. Kızlar için ise yarışmalar gözde. İster pop söyle ister alaturka, ister dans et, ister göbek at yeter ki ünlü ol. Andy Warhol'un zamanında söylediği ne kadar doğruymuş: Bir gün herkes 15 dakika ünlü olacak. Bence televizyonlardan çok daha önemlisi ve şiddetteki en büyük etken aile yapımızdaki bozulma. Eğitim ailede başlar, bunun aksini kabul edenin alnını karışlarım. Siz temelde iyi bir insan yetiştirmek için çabalamazsanız dürüstlüğün önemini, saygının sevginin hayatında olması gereken yerini anlatmazsanız ondan da bu değerleri beklemeye hakkınız yoktur. İnsanlar değerleri için yaşarlar, önemli kavramları vardır; ailedir, şereftir, namustur, dürüstlüktür. Aile değer yargılarını çocuğa verir.
Çocuk için, bir binanın temeli gibidir evde aldığı bilgiler. Okulda da üzerine katları çıkar. Kendini geliştirir, ilerletir. Ama çürük temel üzerine koyduğunuz yapı ne kadar güzel görünse de daima çökme tehlikesi taşır. Çocukları eleştirmeden önce kendimize bir bakmamız gerekir. Biz ona temel bilgileri veriyor muyuz? Onunla ne kadar vakit geçiriyoruz? Onlara değer yargılarını öğretiyor muyuz yoksa onlara hafta sonları şans oyunları oynayarak kolay yoldan para kazanma yollarını mı gösteriyoruz. Anneler, lütfen çocuklarınızın idealleri olsun. Bunlar kolay yoldan para kazanmaktan çok sevecekleri başarabilecekleri zevk alabilecekleri işler olsun. Kendilerine güveni olsun, sevin onları ve destekleyin:
Sen başarırsın, kotarırsın, Allah'ın izniyle diye sözlü motive edin çocuklarınızı. Amerikalılar'ın kendini haşa ilah gibi görmelerinin sebebi bu.Daha doğar doğmaz "en iyi sensin, en mükemmel sensin" deniliyor onlara, okulda, işte destekleniyor bu pohpohlama, öyle ki dünyanın hakimi sanıyorlar kendilerini. Öyle ki, atom bombası atıp onca insanın ölümüne, kanser olmasına sebep olmalarına rağmen, atalarının çektiği zulmü unutup Japon gençlerini bile kendilerine hayran bırakabiliyorlar. İfrat tefrit meselesini unutmadan hiçbir zaman Yaradan'dan uzaklaştırmadan hayatın anlamını anlatmalıyız evlatlarımıza.
Yoksa daha çok cinayet işlenecek Türkiye'de ve daha çok bebek tecavüzcüleri türeyecek. Daha geç kalmadan hadi, hep birlikte atağa kalkalım artık! Ne olur!e
Diyene bak(!)...
Dün Hürriyet Gazetesi'nde Mehmet Ali Erbil'in beyanatını okuduğumda gülme krizi, şaşkınlık, kızgınlık, kısacası her hali aynı anda yaşadım. Bakın ne demiş muhterem: "Artık halkın ne istediği ne beklediği birbirine girdi.Genel bir kirlenme söz konusu, programlarda her şey şova dönüştü. Uydurma aşklar gibi konular insanlarımızın çok hoşuna gidiyor. Neyin sahte olup olmadığına seyirciler karar verecek." Hülya Avşar-İbrahim Tatlıses'in beni hiç ilgilendirmeyen reyting oyunlarını kastediyor.
Be hey Mehmet Ali, sen değil misin yıllar önce filmlerinde abuk subukluklar yapan, programlarında sürekli belden aşağı laflarla halkın ahlakını bozan, çocuklara kötü örnek olan, sevgilim deyip, bir mankenle çırılçıplak fotoğraflar çektirip, sonra da gidip başkalarıyla evlenen, programda adamın donunu indiren, küfürler yağdıran. Sen misin "Genel bir kirlenme söz konusu diyen? Güldürme beni Allah aşkına. Bunun vebalini öte tarafta nasıl ödeyeceksin çok merak ediyorum.
Allah biliyor, bu don indirme meselesinden sonra halkımın tepki gösterip bir daha ekranlara çıkmasına engel olacağını düşünmüştüm bu şahsın. O olaya bile kızmayanlara soruyorum: Acaba sizin oğlunuzun veya kızınızın, karınızın donu indirilmiş olsaydı televizyonda, bu kadar musamahakar olabilir miydiniz? Yeter artık, kendimize gelelim ne olur ve kendini bilmezlere de hadlerini bildirelim!

Keine Kommentare: