Makalelerin iceriginden, editörlügümüz veya dernegimiz sorumlu degildir.

Donnerstag, November 30, 2006

Cüneyt Ülsever / Hürriyet

Başbakan’a teşekkür ediyorum

BEN Başbakan’ın AB üyeliği konusunda son iki yıldır tutucu politikalara kapılarak gevşek davrandığını düşünen insanlardanım. Nitekim, Avrupa Komisyonu 8 başlıkta müzakerelerin askıya alınmasını tavsiye etti. Bakalım 11 Aralık’ta AB dışişleri bakanları, nihai olarak ne karar verecekler?Maalesef AB üyeliği serüveninde Türkiye artık "soğuk" bir döneme girmiştir; kopma gerçekleşmeyecektir ama ilişkiler birbirinden bıkan ama toplumsal baskı nedeniyle boşanamayan çiftler gibi karşılıklı ihtiyaçtan doğan siyasal yaptırımlar nedeniyle zoraki sürecektir.Türkiye’yi böyle iki arada bir derede dönemin içine soktuğu için baş sorumlu Başbakan’ı eleştiriyorum.Ama...

* * *
Aynı Başbakan’a Papa’yı uçağın kapısının dibinde karşıladığı için çok teşekkür ediyorum.Türkiye için büyük bir şans olduğuna inandığım Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nu da bir bilim adamı edası içinde ama açık bir dille Papa’yı eleştirdiği için candan kutluyorum. Papa’ya dünyanın gözleri üzerimizdeyken şu sözleri söyletebilmek onun başarısıdır: "İslam barış dinidir. Özü akıl ve bilimle yoğrulmuştur. Bütün ilahi dinler gibi İslam da barış getirmiştir. Öğretileri de hem akli hem de barış temelleri üzerine kuruludur."İşte ben böyle bir Türkiye özlüyorum!Misafirperver ama diplomasi kurallarını göz ardı etmeden sözünü esirgemeyen bir ülke! Türkiye hem Batı dünyasının değerlerine saygılı, hem de kendi değerlerine sahip çıkan bir görüntü vererek Batı’ya ve Doğu’ya dünyada ait olduğu yeri bir kez daha tarif etmiştir.Türkiye, her iki medeniyet çığırının değerlerini birlikte özümseyen dünyadaki nadir ülkelerden birisidir.Eminim, bu tavır hem Batı’da, hem Doğu’da Türkiye’nin dünyadaki işlevinin bir kez daha düşünülmesine vesile olacaktır.

* * *
Başbakan’ın Papa’yı karşılamamasını dün eleştirenlerin şimdi de Papa’yı karşıladığı için eleştirmelerini, bununla da yetinmeyip küçük düşürmelerini anlamak hiç mümkün değil.Hele hele Diyanet İşleri Başkanı’nı bir bütünden ayırıp, sadece onu takdir etmek de çok haksız bir tavır.Başkan, hükümetin bir memurudur ve söyledikleri gerek eleştirilirken, gerek takdir edilirken hükümeti bağlar.Yapılması gereken, topyekûn hükümeti takdir etmek iken vaveyla koparmak, haksızlık etmek kadar "entelektüel" bir tavır olmaktan çok uzak, olsa olsa "entel" bir tavırdır.Hiçbir şeyi beğenmemek veya beğenmediğini her koşul altında eleştirmek ve küçük görmek ne Doğu medeniyetine, ne de Batı medeniyetine ait bir tavırdır.Esasında Türkiye’yi dünyadan koparan ve yalnızlaştıran "bana ne, bana ne!" anlayışıdır.

* * *
Tüm İslam dünyasının ağzını açamadığı ama tüm Müslümanları rencide eden haksız bir tutuma bu kadar medeni bir cevap veren, Papa’ya yukarıda alıntı yaptığım sözleri söyleten, aynı anda "Papamıza acaba ne yapacaklar" diye dertlenen Batı’ya geleneksel misafirperverliğiyle cevap veren bir Türkiye’de yaşamak bana gurur veriyor.

Bana bu duyguyu yaşatan herkese çok teşekkür ederim!

Keine Kommentare: